Vali Ali Arslantaş Burdur basınını unutmadı
Türk basın tarihine geçen özel günlerden biri olan, ‘10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde dün Burdur Valiliği, Vali Arslantaş’ın liderliğinde Burdur basını ile bir araya geldi.
Türk basın tarihine geçen özel günlerden biri olan, ‘10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde dün Burdur Valiliği, Vali Arslantaş’ın liderliğinde Burdur basını ile bir araya geldi.
Burdur’daki basın camiasının geniş katılımına sahne olan, ilçelerdeki gazetecilerin de katıldığı basın buluşması sıcak, samimi bir ortamda gerçekleşti.
Vali Ali Arslantaş, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” dolayısıyla, ilimizde görev yapan gazeteciler ile yemekte bir araya geldi.
İl merkezi ve İlçelerden gelen, basın emekçilerinin geniş katılımıyla gerçekleşen programda Vali Arslantaş, tek tek basın mensuplarının 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladı.
Konuşmalar ile başlayan programda, en genç gazeteci olarak Yeni Gün Gazetesi ve ANKA Haber Ajansı Muhabiri Muhammet Fatih Başcı, Burdur’un kıdemli Gazetecilerinden İlkadım İnternet Gazetesi Sahibi Mustafa Arslan, Gazeteciler Cemiyeti Baskani Kürşat Tuncel ve Vali Arslantaş konuşma yaptılar.
Vali Arslantaş yaptığı konuşmanın ardından, söz alan gazeteciler günün anlam ve önemine binaen duygu ve düşüncelerini dile getirdiler.
Program, İlimizde kamu kurum ve kuruluşları tarafından yürütülen çalışma ve hizmetlerle ilgili dile getirilen konuların görüşülerek karşılıklı değerlendirilmede bulunulmasıyla sona erdi.
Vali Arslantaş, Gazeteciler tarafından dile getirilen konuları, hazır bulunan Kurum Müdürlerine talimat vererek, gerekli çalışma ve bilgilendirmelerin yapılmasını talimatlandırdı.
Vali Arslantaş burada yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:
“Çağların ruhu vardır. Kendi halkına karşı savaşmayı reddettikten sonra askeri unvanı elinden alınan Trakyalı Spartacus, eşiyle birlikte saklandığı mağarada bir Roma birliği tarafından ele geçirilip Capua kentindeki Ludus Batiatus gladyatör okuluna satıldıktan sonra, okuldaki 78 gladyatörle birlikte kaçarak üçüncü köle savaşının fitilini ateşlemiştir. Spartacus’un isyanı kanlı şekilde bastırılmasına rağmen, insan onurunun, özgürlük mücadelesinin ve insanların kendi kaderi üzerinde söz sahibi olma iradesinin timsali olarak iki bin yılı aşkın süredir canlılığını hiç kaybetmemiş epik bir destan olarak günümüze kadar ulaşmıştır. Spartacus’ten on sekiz asır sonra Edmund Burke basın yayın organları için dördüncü güç kavramını ilk kez kullanmıştır. Dördüncü güç, devrin yönetici, ruhban ve soylu sınıfından olmayıp kendi kaderleri üzerinde söz söyleme serbestisi verilmeyen kitlelerin demokratik hak arayışını ifade etmekte, Spartacus’un kılıç zoruyla elde ettiği kazanımların, egemen hegemonya üzerinde kurulacak sivil baskıyla kazanılabileceği düşüncesini içermektedir. Oksimoron bir benzetmeyle meseleyi betimlemek gerekirse Hanzala cılız Spartacus, Spartacus kaslı Hanzaladır. Ece Ayhan “Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler” der. Basının temel işlevi örgütlenmeyi aşk için değil halk için gerçekleştirmektir. Kurtuluş savaşında kurulan Anadolu Ajansının İstiklal Harbindeki etkinliğinden, günümüzde cürüm işleyenlerin ulusal basında nam salmış programlar sayesinde tutuklanmasına hatta ahlaka mugayir hareketlerde bulunanların akıllı telefonlar marifetiyle afişe edilerek mücrimlerin cezasız kalmamasına kadar pek çok örnek bu örgütlenmeye misal verilebilir. Toplum normlarını bozan ayrık otlarını temizleyip kamu vicdanını rahatlatmakta, sosyal adaletin tesisi için kitlelerin sesini ilgililere duyurmakta dördüncü kol mefhumunun sorumluluk alanı içerisindedir. Bilgi çağında yaşamanın en tehlikeli yanı doğru bilgiler kadar asılsız enformasyonun da dolaşıma sokulabilmesidir. Medyayı iş edinen profesyonellerin yanında gelişmiş teknoloji sayesinde toplumun tüm unsurlarının haber değeri yahut kisvesi taşıyan içerik üretebilmesi, tabiri caizse medyanın hibrit bir nitelik kazanması, doğrunun yanında yer alma sorumluluğunu üst seviyeye çıkarmıştır. Bilmem hatırlar mısınız haber kanalının birinin tarafsızlığını vurgulamak için servis ettiği bir karikatür vardı. Karikatürde tam teçhizatlı bir askerin kendisine doğrulttuğu silahtan kaçan bir sivil ile yere düşmüş bir çocuk görünüyordu. Hadisedeki incelik, üzerinde üç farklı kanal logosu bulunan üç kameranın, çekim açısını kullanarak, olayı birbirinden çok farklı şekilde izleyicilerine aktarmasındaydı. İlk kameranın kadrajında sivilin tabana kuvvet kaçarken kaldırdığı ayağı, kendisine silah doğrultan askerin bağrına saplanmaya çalışan bir hançer gibi görünüyor, dolayısıyla askerin nefsi müdafaa için silah kullanacağı sonucuna ulaşılıyordu. İkinci kadrajda kaçan sivile hiç yer verilmeyerek askerin yerde yatan çocuğu öldürdüğü illüzyonu yaratılıyordu. Üçüncü ve son olarak tarafsız gazetecilik yaptığını iddia eden kanalın kamera kadrajında tüm sahne bir arada verilerek doğru habercilik yaptıkları teması işleniyordu. Bu noktada meslek etiğinin bir gerekliliği olarak basın emekçilerimizin yalnız doğru haber yapmanın ötesinde dezenformasyonu en aza indirme yükümlülüğünün bulunduğunu da söylemek gerekiyor. Gerçekte olanlarla sanal gerçeklik evreninde yaratılanlardan hangisinin geniş halk kitlelerine ulaştırılacağının tercihi basın mensuplarımızın uhdesinde bulunuyor ki basın emekçilerimizin beyaz şapkalı olmayı seçeceği muhakkaktır. Basın mensubu olma nosyonu başta ifade ettiği gibi Spartacus ruhunu asırlar sonra yaşamayı gerektirir. 4 Ocak 1961’de Resmî Gazete ‘de yayınlanan 212 sayılı kanuna ve 195 sayılı yasaya karşı çıkan dokuz gazete patronunun ortak bildirisiyle ulusal çapta dokuz gazete üç gün süreyle kapatılmıştır. İstanbul Gazeteciler Sendikası üyesi gazeteciler, üç günlük boykot süresince “Basın” adlı bir gazete çıkarmışlar bu olaya atıfla 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı olarak kutlanmaya başlanmıştır. Askeri müdahaleden sonra ağır baskılar nedeniyle günün adı “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” olarak değiştirilmiştir. Günümüzün basın mensuplarının nüvelerinde de haksızlığa tahammülsüzlük ruhu taşıdıkları muhakkaktır. Bu itibarla basın emekçilerimize toplum adına medyunu şükran olduğumuzu ifade ediyor ve günlerini tüm içtenliğimle kutluyorum. Selvet ve esenlikle kalın.”Burdur’daki etkinlikte en genç Muhabir M. Fatih Başcı ile en kıdemli gazeteci unvanı ile Mustafa Arslan birer konuşma yaptı. Başcı, “Burdur’daki basın ailesinde yer almaktan duyduğu memnuniyeti” dile getirirken, Arslan da medya sektörünün derin bir dönüşüm, değişim sürecinden geçtiğini vurgulayarak, dijital yayıncılığa, internet haber sitelerinin gelişimine dikkat çekti.
Burdur Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Kürşat Tuncel de konuşmasında; 10 Ocak etkinliklerinin gazetecilerin bir araya gelmeleri, sorunlarını dile getirmeleri açısından da bir fırsat olduğunu belirtirken, 10 Ocak tarihinin aynı zamanda ‘Türk İdareciler Günü’ olduğunu hatırlattı.
Tuncel, Valilik ve Kaymakamlık mesleğinin Türk devlet yapılanmasında çok önemli bir yeri olduğunu da işaret ederek, başta Vali Arslantaş olmak üzere; Burdur’da görev yapan, hizmet eden tüm Vali ve Kaymakamların İdareciler Günü’nü kutladı.