KESTEL KÖYÜ’NDEKİ SU DEĞİRMENİ TARİHE MEYDAN OKUYOR
– Yapımına 1947 yılında başlanan Kestel Köyü’ndeki su değişmeni ilk günkü özelliğini koruyor. Alabalık lokantasına olarak hizmet vermeye devam eden tarihi su değirmeni Burdur başta olmak üzere çevre il ve ilçelerin uğrak yeri haline geldi.
Suyu ile ünlü Kestel Köyü’nde bulunan su değirmeni tarihe meydan okuyor. Yapımına 1947 yılında başlanan değirmenin su kanallarında bugün alabalık üretiliyor.
Restaurant haline çevrilen değirmenin yapımına 1947 yılında başlanıp, 1950 yılında tamamlanır. 4 kuşattır ayakta durmayı başaran su değirmeni bugün hiçbir özüne dokunulmadan alabalık lokantası olarak yoluna devam ediyor.
Değirmenin su kanallarında Alabalık üretiliyor, isteğe göre pişirildikten sonra servis yapılıyor. Bu gün işletmeciliğini olan Mehmet Necati Bozkurt’un yaptığı Değirmen restaurant yılın 12 ayında hizmet veriyor. Daha da önemlisi Değirmeni yapan Gazi Ahmet Bozkurt’un Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün silah arkadaşı olması.
ATATÜRK’ÜN EMİR ÇAVUŞU
Halen Değirmen Restaurantın işlemeciliğini yapan Mehmet Necati Bozkurt’un babası Veli Bozkurt, su değirmeninin tarihini Çağdaş Burdur Gazetesi Muhabirimiz Halil İbrahim Kara’ya anlattı.
Kestel Köyü’nde “Veli Ağa” lakabı ile de anılan Veli Bozkurt, su değirmenin bundan 67 yıl önce dedesi Bozlarlı Ahmet Çavuş (Bozkurt) tarafından yapıldığını aktardı.
Dedesi Ahmet Buzkurt’un Filistin cephesinde savaşıp, daha sonra Cumhuriyetimizin kurucusu M. Kemal Atatürk’le birlikte Afyon’a kadar geldiğini belirten Veli Ağa (Bozkurt), “Dedem Ahmet Çavuş (Bozkurt) Filistin’de Atatürk’ün emir çavuşuydu.
Ordu Müftüsü Uşak Eşmeli Hacı Nafiz Bey’in 12 yıl korumalığını da yapan dedem, Büyük taarruz yapılmadan önce M. Kemal Atatürk, Mareşal Feyzi Çakmak Paşa ve İsmet İnönü’nde bulunduğu toplantıya katılır. O buluşmayı dedem Ahmet Çavuş (Bozkurt)’un ağzından “Mareşal Feyzi Çakmak Paşa, Ordu Müftüsü Uşak Eşmeli Hacı Nafiz Bey’e ‘bu Yunanlıların içinde hiç kurmay yok. Bunlara bir tokat vuracağız ki; kimin dövdüğünü bilemeyecekler’ diye konuşur. Ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün emrindeki Türk Ordusu Yunanlılara öyle bir tokat vurur ki, nereden geldiklerini bilemediler, M. Kemal’in emrindeki Şanlı Türk Ordusu Yunanlıların hepsini denize döktü dediğini duydum” diye konuştu.
BABADAN OĞULA
Harp Gazisi dedesi Ahmet Çavuş (Bozkurt)’un 1991 yılında 104 yaşında vefat etmesinin ardından Değirmenin işletmeciliği Babası Mehmet Necati Bozkurt’un üstlendiğini anlatan Veli Ağa (Bozkurt) “Babam Mehmet Necati Bozkurt 1993 yılında hayatını kaybetti.
Değirmenin işletmeciliği bana kaldı. Su ile çalışan değirmeni tarihi dokusunu bozmadan Balık restaurantına çevirdik. Ve değirmenin işlevliğini artırdık. 2008 yılına kadar değirmenin hiçbir özelliğine dokunmadan işlettim. Daha sonra değirmen ve restaurantın işletmeciliği 4’üncü kuşak olan oğlum Mehmet Necati Bozkurt’a verdim. Değirmen Restaurantın işletmeciliğini şu an oğlum Mehmet Necati Bozkurt yapıyor” dedi.
Kestel Köyü Pınarbaşı mevkiinde akan buz gibi kaynak suyu ile 1950’den 1998 yılına kadar çalıştırılan su değirmeninin hiç bir tarihi dokusuna dokunulmamış, Restaurant içerisindeki tarih kokan değirmen müşterilerin ilgi odağı olmaya devam ediyor.
7 DEVE BİR GELİN YUTMUŞ
Kestel Köyü’nde birçok yeraltı kaynak suyu bulunuyor. Bu kaynak sularının en önemlileri arasında “Pınarbaşı” ve “40 göz” yer alıyor. Pınarbaşı’nın suyu yarım asır önce yapılan su kanalları ile değirmene akıtılırken, diğer 40 göz’ün suyu ise çevrede balık işletmeleri tarafından kullanılmaya başlanmış. 40 göz kaynak suyu köy halkı tarafından bir başka öneme sahip.
Köy halkının anlattığına göre 40 ayrı yerden çıkan suyun başına develerini sulamaya giden köyün gelini önce 7 adet deveyi daha sonra kendisini kaptırır. 7 deve 1 gelini yutan 40 göz suyunun üstü köy halkı tarafından kapatılır. 40 güzün suyu bu gün daha hale akmaya devam ediyor.
TURİZM BELGELİ
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Otantik belgeli olan Değirmen Restaurant 100 kişilik sandalye kapasiteli. Düğün, nişan ve toplu yemeklere ev sahipliği yapan restaurant ta pişirilen balıkların tadına doyum olmuyor. Suyun özelliğinden olsa gerek farklı bir lezzete sahip alabalıklar isteğe göre tereyağda, kiremitte pişirildikten sonra servis ediliyor.
Halil İbrahim Kara