Burdur Yenigün Gazetesi, Yazı işleri müdürü Şadiye Ünal ile muhabir M. Fatih Başçı, dün Hacılar köyüne giderek, “köy okulunun havasını, ortamını soludular…” Okul müdürü Serdar Recep Şenel ile görüşerek, Hacılar’daki eğitim çalışmaları hakkında bilgi alan Yeni Gün ekibi daha sonra da okul öğretmenlerinden Nevin Koca ile ‘köy okulunda öğretmenlik’ temalı özel söyleşi gerçekleştirdi.
Burdur Hacılar Yılmaz Turgan İlkokulu sınıf öğretmeni Nevin Koca, “Köy okulunda öğretmenlik yapmak gerçekten çok daha fazla fedakârlık istiyor. Buradaki hayatı görmek, buradaki insanlarla tanışmak, kaynaşmak, o insanlarla konuşmak gerçekten insana kendini çok daha farklı hissettiriyor. Buradaki insanlara bir şeyler kattığınızı görüyorsunuz. Hepsi gerçekten velilerimiz, köylülerimiz bize saygı duyan insanlar. O yüzden köyde öğretmenlik yapmayı seviyorum. Velilerimi de öğrencilerimi de çok seviyorum. Öğrencilerle de aramızda çok farklı bir bağ var. Derslerimiz çok eğlenceli geçiyor. Daha önce merkezde de görev yaptım köyde de görev yaptım. Merkezde öğretmenlik yapmak yerine köyde öğretmenlik yapmak benim için çok daha avantajlı. Hem öğrenci açısından hem veli açısından daha mutluyum. Köy okulunun tadı gerçekten çok başka.” dedi.
Öğretmen Nevin Koca ile 24 Kasım Öğretmenler Günü ile ilgili yaptığımız özel söyleşiden pasajlar şöyle;
“15 yıldır öğretmenlik yapıyorum. Amasya 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi mezunuyum. Ankaralıyım. 10 yıldır Burdur’da görev yapıyorum. Sınıf öğretmeniyim ve şu anda ikinci sınıflar okutuyorum. Geçmişte öğretmen olmak hiç aklımda yoktu. Aslında hukuk fakültesi istiyordum. Ama sınava girdim ve annem öğretmen olmamı çok istiyordu. Yapabilir miyim yapamaz mıyım diyordum. Aslında bana göre öğretmenliğin en önemli kısmı verimli olabilmek. Olur muyum olamaz mıyım derken annemin isteğiyle tercihleri hep öğretmenlik üzerine yaptım ve geldi. Şu anda gerçekten de hukuk okumaktansa öğretmenlik tam bana göreymiş diyorum. Öğretmenliği severek yapıyorum.
Bu arada benim ilk görev yerim Ağrı’nın Patnos ilçesiydi. Oradaki yaşam çok farklıydı. Ankara’da büyüyorsun, üniversiteyi okuyorsun, bir anda 16 saat yol gidiyorsun ve bir bakıyorsun çok değişik bir ortamdasın. Ben orada da çok mutluydum. Ailem burada yapamazsın gibisinden çok söylediler ama ben görevime başladım. Ağrı’da da insanların o misafirperverliği, öğretmenlere saygısı, kültürü gerçekten çok başkaydı. Orada da öğretmenliği çok güzel hissediyorsunuz. Yolda yürüyorsun, sizi hemen tanıyorlar. Hemen ‘hocam hoş geldiniz, bir şeye ihtiyacınız var mı, nasıl yardımcı olalım’ diyorlardı. Hep de böyle geçti oradaki görevim benim. Ağrı’dan ayrıldığımda çok memnun ayrıldım. Daha sonra 3 sene Sivas’ta görev yaptım. O arada oğlum dünyaya geldi ve Burdur’a tayinimiz çıktı. Burdur’da ilk olarak Bucak ilçesinde Oğuzhan İlkokulunda çalışmaya başladım. Daha sonra sırasıyla Akyaka, Yassıgüme, Hacılar’da görev yaptım. Daha sonra 4 yıl özel eğitimde uygulamada çalıştım ve son 3 yıldır da Hacılar Yılmaz Turgan İlkokulunda görev yapıyorum. Burdur’u çok seviyorum, çok güzel bir şehir ve insanları çok iyi.
Öğretmenlik her şeyden önce anaçlık gerektiren bir duygu. Hele anne olduktan sonra başlangıçta da öğrencilerin önemini, değerini biliyorsunuz ama anne olduktan sonra öğrencilere çok başka bakıyorsunuz. Öğrencilerime kendi çocuğum gibi bakıyorum ve öyle yaklaşıyorum. O çok değiştiriyor sizi. Çocuklar sizi sevdiği zaman gerçekten başarı arkasından geliyor. İşinizi siz seveceksiniz, çocuklar sizi sevecek ve öğrenme zaten onu takip ediyor. Öğrenciler mesela bizi örnek alıyorlar ve bu çok güzel bir duygu. Onlara örnek olmak, güzel davranışlar öğretmek harika bir şey. Öğretmenlik kesinlikle mutluluk verici meslek. Herkes yapabilir mi? Bence çok zor. Sabır isteyen, tahammül isteyen bir meslek. Ama ben çok seviyorum. Ben hem sabırlıyımdır hem de tahammülüm de vardır.
Köy okulunda öğretmenlik yapmak gerçekten çok daha fazla fedakârlık istiyor. Merkezde oturuyorsanız gidiş, geliş yapmak da zor. Ama buradaki hayatı görmek, buradaki insanlarla tanışmak, kaynaşmak, o insanlarla konuşmak gerçekten insana kendini çok daha farklı hissettiriyor. Buradaki insanlara bir şeyler kattığınızı görüyorsunuz. Hepsi gerçekten velilerimiz, köylülerimiz bize saygı duyan insanlar. O yüzden köyde öğretmenlik yapmayı seviyorum. Velilerimi de öğrencilerimi de çok seviyorum. Öğrencilerle de aramızda çok farklı bir bağ var. Derslerimiz çok eğlenceli geçiyor. Daha önce merkezde de görev yaptım köyde de görev yaptım. Merkezde öğretmenlik yapmak yerine köyde öğretmenlik yapmak benim için çok daha avantajlı. Hem öğrenci açısından hem veli açısından daha mutluyum. Köy okulunun tadı gerçekten çok başka.
Öğretmenlik mesleğini yaparken en zorlandığım kısım norm fazlası olduğum kısımlar oldu benim için. Onda şöyle bir sıkıntınız oluyor; acaba bu sene nereye görevlendirileceğim, aynı okul olacak mı, başka bir yere mi gideceğim ya da çok uzak bir yere de verebilir milli eğitim sizi derken böyle kaygılarınız oluyor. Sınıf öğretmenliği bu açıdan zor. Yerleştirmek, tayin olmak bunlar hakikaten zorluyor. Bir sınıfınız olduğunda mutluluk verici bir duruma dönüşüyor. En zor kısmı benim için bu. Diğer türlü öğretmenlik mesleğinde zorlandığım hiçbir durum yok.
Öğretmen adaylarına da şunları söylemek istiyorum; umarım hemen atanırlar. Daha sonrasında bu işi gerçekten severek yapsınlar. Sevmedikleri sürece insan zaten verimli olamaz. Gittikleri yerlerde faydalı olmak için kendilerini sürekli geliştirsinler. Gerekli seminerler olsun bu saydıklarım bizim için de her öğretmen için geçerli sürekli kendimizi geliştireceğiz. Özellikle iletişimleri, çocukları sevmeleri bunların hepsi çok önemli. Öğretmen adaylarına da şimdiden başarılar diliyorum.
Bence öğretmenler sadece bir gün değil her gün anılmalı diye düşünüyorum. Çünkü bizler bu ülkenin doktorunu, mühendisini, terzisini yani bütün mesleklerini yetiştiren kişiler biz öğretmenleriz. Bunun karşılığında da biz öğretmenler her gün anılmak, saygı gösterilmesini istemek de en doğal hakkımız olur diye düşünüyorum. Bütün öğretmen arkadaşlarımın 24 Kasım öğretmenler gününü kutluyorum ve bir gün değil her gün kıymetli olmak dileğiyle diyorum.”
MUHAMMET FATİH BAŞCI – ŞADİYE ÜNAL – KÜRŞAT TUNCEL/burduryenigün