Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, bir dizi ziyaretlerde bulunmak üzere Burdur’a geldi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 26. Başbakanı, 62, 63 ve 64. Hükümetlerini kuran, son yirmi yıllık süreçte AK Parti iktidarları döneminde Danışmanlık ve Dışişleri Bakanlığı da yapan, 12 Aralık 2019’da da Gelecek Partisi’ni kuran Gelecek Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, dün Burdur’daydı…
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “Süt nedir? bizim anamızın helal sütü deriz oradan itibaren çocuklarımız süt ile büyür, gençlerimiz süt ile güç bulur. Bu ülkede süt bile artık erişilemez durumda. Sütten üretilmiş her sabah peynir, zeytin yeriz derdik ya peynirin kilosu olmuş 200 lira yahu, nasıl peynir zeytin yiyeceğiz? yanına çayı nasıl içeceğiz? Ama onlar köşklerinde, saraylarında manda yoğurdu ile iftar açıyorlar. Medine hurması değil mi? Medine’ye canımız kurban ama bu halk peynire, zeytine muhtaç olup alamazken, kendileri üç dört maaş alıp, damatları hazineyi tarumar edenlerden hesap soracağız.” dedi.
Bedesten Çarşısı’nda vatandaşlara seslenen Davutoğlu şunları söyledi;
“Sizler bizi bilirsiniz, bizim bütün meselemiz, bu memlekete hizmettir. Dışişleri Bakanlığı yaptık, hocalık yaptık, Başbakanlık yaptık, hiçbir zaman kendi egomuzu ve çıkarımızı önümüze koymadık. Hep millet evlatlarının geleceğini düşündük. İşte şimdi tekrar siyaset meydanında, Burdurluların huzuruna gelmişsek, en temel vazifemiz ve aşkımız sadece Burdurluların, güzel ülkemizin güzel evlatlarına, güzel bir gelecek sunmak içindir. Burdur’da bir taraftan çok sevindim çünkü özlemiştim. İl Başkanımız Eşref Beye çok teşekkür ederim. Kısa sürede teşkilatımızı organize etti, hep derdi ki Burdurlular sizi özledi, Burdur’a ne zaman geleceksin sayın başbakanım, ben de ilk fırsatta geleceğim diyordum. Bizi buluşturan Allah’a hamdolsun. Ama bir taraftan da hüzünlendim. Burdur insanı çalışkandır, yörük obalarının yiğitliğini ben bilirim. Merttirler, suyu serttir, açık ve nettirler ve memleket sevdasıyla yaşarlar. Gerekmedikçe şikâyet etmezler, canları yanmadıkça feryat etmezler. Bu Toros Dağlarının yiğitleri vatan millet aşkına yola çıktığında gerçekten dertlerini yüreklerine atarlar.
Bugün gördüğüm manzara şu; Bucak Ziraat Odası Başkanı Bilal Bey’le oturdum. Tek tek çiftçilerimizin derdini dinledim. Esnafla buluştum, çiftçi dertli, niye çiftçi bitti biliyor musunuz, Burdur’un toprağının bereketi bitti mi, bitmedi. Burdur insanı eskisi gibi çalışkan mı çalışkan, yiğit mi yiğit, peki çiftçi niye bitti? Çok açık ve net söylüyorum; çiftçiyi bitirenler üretmek yerine bankaya yatırdıkları paralar üzerinden faiz üstüne faiz kazananlara, bu memleketin hazinesini peşkeş çekenler yüzünden Burdur’un çiftçisi bitti. Niye 6 sene önce, niye 10 sene önce çiftçi böyle feryat etmezdi. Bakınız Bucak’ta geçen sene ÇKS’ye kayıt yaptıran 6 bin 529 kişiymiş, bu sene 4 bin 800, çiftçiler toprağı terk ediyorlar. Bu topraklarda dünyanın en güzel organik tarımı yapılır. Çörek otunun en iyisi, rezinenin en iyisi Burdur’da yetişir. Burdur’un sütü, kaymağı dünyaya örnek teşkil eder. Ama eğer siz süt fiyatını maliyeti 10,57 iken süt fiyatını 8,5 liraya tutarsanız, çiftçiler bu sefer sütçülük yapmak yerine o besi hayvanlarını kesime gönderirler. İşte mesele burada; yem niye yükseliyor yem? Gübre niye yükseliyor gübre? Mazot niye yükseliyor? Dünyada yüksek demesinler. Türk lirası bu kadar değer kaybedince sizin mazotunuz, gübreniz, yeminiz arttı. Çiftliklerde mal kalmadı doğru. Peki, savaşan Rusya’nın, Ukrayna’nın parası dolar karşısında yüzde 10-15 değer kaybediyor bizim paramız Türk lirası, üzerinde o şerefli ay yıldız olan Türk lirası bir yılda yüzde 100’ün üzerinde değer kaybetmiş. O zaman biniyor işte çiftçinin üzerine gübre, mazot parası. Maliyet yükseliyor ama fiyat yükselmiyor. Tüketicide haklı süt içemiyor. Süt nedir? bizim anamızın helal sütü deriz oradan itibaren çocuklarımız süt ile büyür, gençlerimiz süt ile güç bulur. Bu ülkede süt bile artık erişilemez durumda. Sütten üretilmiş her sabah peynir, zeytin yeriz derdik ya peynirin kilosu olmuş 200 lira yahu, nasıl peynir zeytin yiyeceğiz? yanına çayı nasıl içeceğiz? Ama onlar köşklerinde, saraylarında manda yoğurdu ile iftar açıyorlar. Medine hurması değil mi? Medine’ye canımız kurban ama bu halk peynire, zeytine muhtaç olup alamazken, kendileri üç dört maaş alıp, damatları hazineyi tarumar edenlerden hesap soracağız.
Siz bizi bilirsiniz. Siz bizim damadımızı duydunuz mu? Oğlumuzu, kızımızı sağda solda gördünüz mü? Neden bu memleketin başına gelenler yakınlarını gözetirler? Bizim için şu Burdur’un sokağında gördüğüm bir genç ile kendi çocuğumuzun, evladımızın, kızımızın farkı yoktur. Onlar için işte bu sebeple çiftçimiz tükeniyor. Onlar için bir grubu zengin etmek adına her şeyi feda ediyorlar. Biz ne mi yapacağız; Gelecek Partisi olarak çınar sembolünü sembol aldık. Ben Burdur’da askerlik yaptım, suyundan içtim. Çınarı sembol aldık, altında bütün milletimiz buluşabilsin diye. Bunlar kur korumalı mevduat adı altında bankada parası olanların paralarına bir faiz verdiler, üstüne de bir kur farkı verdiler ve bir yılda 290 milyar Türk lirasını bunlara aktardılar. Kendi nefsi için değil millet için çalışanların siyaseti lazım. Bakın Emine abla, Rahime abla, Ali bey aşağıda bana dertlerini anlattılar. Ellerine baktığımda emekçi eli. Bunlar o ellerinde pudra şekeri tutanların elleri değil bunlar alın teriyle evladını besleyenlerin elleri. Bu eller öpülür. Bu eller bu memleketin evladına, kendi çocuklarına kendisini feda edenlerin elleri. Ama bir de bir eli bağda bir eli yağda olanlar var. Hiç çalışmadan oturduğu yerden o kur korumalı mevduatla faiz üstün faiz alanlar var. Onlara 300 milyara yakın kaynak aktarıldı. Bütün Türkiye’de elleri nasırlanmış çiftçilere aktarılan sadece 41 milyar Türk Lirası. İnsaf insaf. Milyonlarca çiftçiye 41 milyar, 3-5 faizciye, faiz baronuna 300 milyar. Sonrada sayın Cumhurbaşkanı çıkıp ‘faize savaş açtım’ diyor. Dünyada şu anda en yüksek faiz ödemelerinin yapıldığı ülkelerden birindeyiz. Dediği faiz düşmesi yüzde 9’la Merkez Bankası’nın bankalara yaptığı faiz. Siz bankaya gitseniz, kredi kartı faizleri yüzde 9’mu değil. Milletin kanını sömüren bir faiz düzeni kurdular. İşte biz bu bacılarımızın, çiftçilerimizin hakkını aramaya geliyoruz. Çiftçilerimize yapacağımız şey çok basit; kur korumalı mazot diyeceğiz. Yani dünyada mazot artsa da kur koruması altında çiftçiye destek olarak mazotu kurdan etkilenmeden vereceğiz. Kur korumalı gübre diyeceğiz. Gübre dışarıda artsa ki bugün Türkiye’de gübre sanayiinde yok ettiler. Türkiye’deki gübre ithalatçılarını kazandıran bir sistem kurdular. Kur korumalı yem diyeceğiz. Ta ki çiftçilerimiz o bereketli meralarını da hep çiftçilerimize açacağız. Meraları imara açanlardan hesap sorup meraları çiftçilere, besicilere açacağız. Esnafımıza, gençlerimize yep yeni bir gelecek kurmamız lazım. Eğer bir memlekette gençler bir an önce yurtdışına gitmeyi düşünüyorlarsa o memleketin geleceği olmaz. Atanamamış öğretmen arkadaşlarımız var. Atanamıyor, o yüzden ellerinde diplomayla yurtdışına gidiyor. İşte neden biliyor musunuz; en yukarıdan onlara ‘giderlerse gitsinler’ diyen bir ses var. Biz gençlerimize giderlerse gitsinler demeyeceğiz, ‘gençlerimize bu memlekette kalın, Anadolu’yu ayağa kaldırmaya geliyoruz’ diyeceğiz.”
MUHAMMET FATİH BAŞCI/burduryenigün