BAHAR
Gençliğin, tazeliğin, hareketliliğin, sembolü bahar. Yeniden uyanışın, yeşeren ümitlerin, tüm güzelliklerin kaynağı bahar.
Yeni yetişen bir genç, nasıl her an değişmeye açık olarak; henüz tam oturmamışlığın ve istikrarsızlığın o tatlı gel-gitlerine kapılıyorsa, bahar da öyle… Havalar sabah açık ve güneşli, öğleden sonra kapalı ve yağışlı.
“Acaba bizi don vurur mu?” dercesine endişeli ve kararsız bir şekilde çiçek açan şu eriklere bakar mısınız! Nasıl da korka korka kafalarını çıkarmışlar yuvalarından. Bu narin çiçeklere küçücük bir soğuk büyük zararlar verebilir. Ama başarmak için risk almanın gerekli olduğunu onlar da biliyor olmalı ki, bu tehlikeli yolculuğa çıkmayı göze almışlar.
Ya sevinç içinde güle oynaya yaza hazırlanan şu toprağa ne demeli? İçinde barındırdığı milyarlarca börtü böcek ve faydalı maddeye inat, son derece mütevazi bir şekilde insanoğluna yeni güzellikler sunmak için sabırsızlanıyor.
Bakın işte doğa, hem yazdan hem kıştan görüntülerle bize gülümsüyor. Rengarenk ve yemyeşil bir manzarayla insanlara en güzel zamanları yaşatıyor.
Ve insanın aklına ister istemez Cahit Sıtkı’nın dizeleri geliyor:
BAHAR SARHOŞLUĞU
İlk sevgilimin gülüşüne benzer
Bir Nisan havası değil mi esen?
Zincirlere kelepçelere inat,
Kanatlarımı açmak zamanıdır;
Allahaısmarladık kaldırımlar.
Giyenler düşünsün dar elbiseyi;
Ölçülü sözü, hesaplı adımı,
Ben kurtuldum kafeste kuş olmaktan;
Saltanat sürer gibi uçuyorum,
Erik ağacı gelin olduğu gün.