Sokak hayvanları için YUVA Projesini hayata geçirildi
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Mimarlık Bölümü 3. Sınıf öğrencileri Çağatay Ozan Deniz ve Senanur Ayas, fakültede öğrendikleri teorik bilgileri hayata geçirmek amacıyla Yuva Projesi geliştirdi.
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Mimarlık Bölümü 3. Sınıf öğrencileri Çağatay Ozan Deniz ve Senanur Ayas, fakültede öğrendikleri teorik bilgileri hayata geçirmek amacıyla Yuva Projesi geliştirdi. İstiklal Yerleşkesine kalıcı bir eser bırakmak ve yerleşkedeki hayatı kolaylaştırmak amacıyla sokak hayvanlarının yaşamını kolaylaştırmak için proje üreten öğrenciler, daha sonra Yapı Topluluğu ve Öğretim Üyelerinin desteğini alarak, projelerini hayata geçirdi. Günbegün gelişen projeye Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi Akademisyenleri Dr. Hilal Tuncer Pürselim ve Dr. Hakan Ulutaş da destek vererek, öğrencilere yön verdi. Öğrencilerin her aşamasını kendi elleriyle gerçekleştirdikleri proje sonucunda yerleşkeye konulan kulübeyi sokak hayvanları kısa sürede barınma ve beslenme noktaları olarak benimsedi.
“Teorik bilgilerimizi uygulamalı olarak hayata geçirmek istedik”
YUVA Projesinin ana sebebinin fakültede öğrendikleri yapım aşamalarını uygulamalı olarak hayata geçirmek ve tasarladıkları bir yapıyı inşa etmek olduğunu ifade eden Yuva Projesi Koordinatörü Çağatay Ozan Deniz, “Biz MAKÜ Mimarlık Fakültesi öğrencileriyiz. Mimarlık Fakültesinde iyi bir eğitim görmekteyiz ama diğer mimarlık fakültelerinde olduğu gibi yapmadan kopuk bir eğitim alıyoruz yani bir şey yapmadan bir eğitim alıyoruz. Ondan dolayı dedik ki yani madem mimarız o zaman gerçek bir probleme gerçek bir çözüm üretelim. Daha sonrasında bunun uygulamasını yapalım dedik o bağlamda da Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi hava şartlarının sert yaşandığı bir kampüs, orada sokak hayvanlarının durumu hepimiz görebiliyorduk. Dedik ki bu bunu kendimize problem olarak belirleyelim ondan sonrasında bununla alakalı bir üretime başlayalım. Proje sürecine girdik, araştırmalarımızı yaptık, nasıl bir üretim yapabiliriz dedik ve belirli kurallar belirledik. Hem mimarlık eğitimine katkı sağlayacak hem de gerçekten o bölgedeki hayvanların barınma ve beslenme problemlerini çözüm olabilecek bir çalışma yapalım dedik. Sonrasında uygulama sürecini de tamamıyla bizim yapacağımız yani herhangi bir ustayla çalışmayacağımız. Sanayiye gidip, kendimizi işte ahşabı betonu alıp, çivisini kendimizin çakacağı bir sistem olarak başladık. İlk başta herhangi bir topluluk bünyesinde değil tamamıyla kendi çabalarımızla başladık, çalışmayı tanıttıktan sonrasında Yapı Topluluğu olsun, bizim fakültemiz olsun, proje süreçlerine dahil oldular. Hakan Ulutaş hocamız, Hilal Tuncer hocamız bizim mimarlık bölümünden, danışman hocalarımız oldular. Onlarla toplantı süreçlerimizi gerçekleştirdik daha sonrasında gittikçe bizim aldığımız mimarlık eğitimi böyle gerçek hayatta, yapı malzemeleriyle bir araya geldiğinde neyin olabileceği, neyin olamayacağı, uygulama bilgisinin aslında ne işe yaradığını, kendimiz deneyimleyerek öğrendiğimiz bir süreç oldu. Yaklaşık işte 2 aylık bir süreçte derslerimizden ara buldukça projeyle ilgilenmeye devam ettik. Süreç boyunca planladığımız şeyler olmadı, onları tekrardan revize etmek durumunda kaldık. Tekrar uygulamalarını yaptık. Bazı dönemler var tamamıyla batırdık. Ondan sonrasında bir ürün ortaya çıkartabilirdik ama en baştan da şey dedik yani biz bunu akademik bir çalışma olarak değerlendirdik, hiçbir şey de yapamayabilirdik yani öyle bir şans daha verdik kendimize hani hayvan barınmasıyla alakalı farklı bir bakış açısı hani mimarlığa uygun bir şekilde bir bakış açısı geliştirmeye çalıştık. Ona göre bir ürün ortaya koyalım dedik. Uygulamasını biz yaptığımız için yani işin sonunda eğer ki bizim yapım bilgimiz yeterli gelmezse herhangi bir şey de ortaya koyamayabiliriz ama bu süreçte de bunu söylememize rağmen fakültemiz bize inandı, projemizi fonladılar daha sonrasında biz de ürünü ortaya koyabildik. Yaz başlamadan işe koyulduk. İçerisindeki beslenme birimlerini doldurduk daha 1-2 ay boyunca hayvanları gözlemledik. Sokak hayvanları orada kulübeyi benimsediler. Mamalarını ve sularını oradan yemeğe alıştılar. Bazıları içerisinde konakladı, bazıları işte bir gece geçirdi falan o şekilde yani yeni dönemde geldiğimizde artık böyle bize de alışmış bir hayvan kitlesi orada vardı” dedi.
Kulübe yapımında sokak hayvanlarının hayatını kolaylaştıracak barın ve beslenmeye yönelik tüm detaylar tasarlandı
Kulübenin yapımı ile ilgili teknik bilgileri de anlatan Mimarlık Fakültesi Öğrencisi, Proje Koordinatörü Çağatay Ozan Deniz, “İlk olarak hayvanların bir çatı altında beslenebilecekleri bir alan yapalım diye düşünmüştük. Daha sonrasında rüzgarlı havayı hesaba katarak, duvarları olması gerektiğine karar verdik. Aslında o hep alışageldiğimiz köpek kulübeleri şekli ortaya çıkmaya başladı. Rüzgarı da işin içine katalım, şiddetli bir rüzgar var. Hem çatı, hem duvar olabilecek yekpare bir parçayla çözebilir miyiz diye düşündüğümüz bir süreç ilerledi. Sonrasında kubbe şekli ortaya çıktı. Hayvanın psikolojisini öngörerek, çatı şeklini yarım kubbe çevirdik. İçerisi ufak bir mağara görüntüsüne sahip oldu. İşte bu forma karar verdikten sonrasında araziye karar verdik, yerini ve yönünü belirledik. Bu projede formun ölçülendirmesini yaparken, kampüsteki en iri hayvanların ölçülerine dikkat ettik ve onların davranışlarına göre bir mekan üretmeye çalıştık. Akabinde yapı malzemesiyle ilgilendiğimiz vakitler başladı. Ahşap karkas bir sistem kullanmaya karar verdik hem maliyetten dolayı hem de bizim de işte işçilik olarak ilk başta işleyebileceğimiz malzemeler olduğu için ahşap karkas bir omurga sistemi yaptık. Teknelerin yapılarını da andırıyor birazcık daha sonrasında işte o ahşap dikmeler ortaya çıktı. Ahşap dikmeleri dedi ki buralarda işte boru beslenme sistemleri bu bizim orijinal olduğumuz bir şey yok yani biraz araştırmayla ortaya çıktı işte borulardan sebil sistemleri var. Kapalı hava basıncından dolayı belirli litrede suyu içeride haznedebiliyoruz. O sistem de sebil gibi çalışıyor çok basit bir sebil sistemidir. Aynı sistemi yine mama için de kullandık. Dışarıya koyduğumuz boruların su alabileceğini göz önünde bulundurarak, dışarıya koyduğumuz borula besleme sistemlerini su için, içeride kapalı alanda kalan boruları ise mama için beslenme sistemi olarak kullanmaya karar verdik. Böyle bir alan ortaya çıktı hala daha geliştirmeye çalışıyoruz” diye konuştu.
“Projemiz benimsensin isteriz”
Yuva Projesi kapsamında şu anda bir tane kulübe yapabildiklerini ifade eden Mimarlık Öğrencisi Çağatay Ozan Deniz, mimarlık öğrencilerinin de kendileri gibi tasarımlar yaparak, kendilerini geliştirmelerini istedi. Yuva Projesinin her şeyden önce bir eğitim faaliyeti olduğunu vurgulayan Çağatay Ozan Deniz, “Şu an 1 tane kulübe yapabildik. İlk başta zaten hani projeye çıkış aşamamız yani hayvanları tamamıyla besleyelim işte fakültedeki hayvan beslenen problemleri çözelim olarak iddialı bir şekilde çıkmadık. Bizim amacımız gerçekten ürettiğimiz bir mekan çalışır mı yani gerçek probleme, gerçek bir çözüm bulmaktı. Bunu da bir eğitim faaliyeti olarak görüyorduk. Birazcık da işte işin mimarlık tarafından baktığımız için zaten MAKÜ Patiler Topluluğunun halihazırda hayvan besleme ile alakalı yaptıkları çalışmalar vardı. Bundan tabii ki haberdardık. Biz hani bunu bir eğitim çalışması olarak düşünüyoruz yani mimarlık fakültesinde işte Yapı Topluluğunun bünyesine aslında bu çalışmaları devam etmek istiyoruz. Bundan sonraki evrede mesela işte birinci birimimizi biz yaptık, bundan bir kazanım sağladık. Şimdi mesela biz proje koordinatörleri olacağız bundan sonrasında işte her sınıftan 2 arkadaşımızı alarak yeni bir tasarım meydana getirip, yine aynı hayvan davranışlarını aynı konu üzerine farklı bir tasarım yapıp, onun üretim aşamasına geçeceğiz. Şu an mesela işte o tasarım ekibinin sıkıştırılmış topraktan çalışabiliriz diye farklı malzemeler arayışı içindeyiz. Bizler iki sene sonra okuldan mezun olduktan sonra bu çalışmayı okulun benimseyip devam ettirmesini isteriz. Mimarlık Bilimi içine mekan üretmeyi de mezun olmadan öğrencilerin deneyimlemesini isteriz. Biz zaten öyle başladık çok ciddi kazanımlar sağladık. Mimarlıkla alakalı fikirlerimiz artık bir yere basar hale geldi” şeklinde konuştu.
kaynak: burdur gazetesi